Öfkenin ve saldırganlığın altında asıl yatan sebepler nelerdir?

Kadersel olarak içine doğduğum ailenin yaşamış olduğu öfke patlamalarını ”öfke oldukça normal bir davranış…” diye içselleştirmiş olduğumu, ve bunun da anormal bir davranış kalıbı oluşunu çok sonra fark ederek anlamış oldum.
Ailede olağandı, anne-babanın çocuklarına öfkelerini patlatarak kusmaları. Onlar da kendi ana babalarından öyle görmüşlerdi, ve onlara göre ‘doğru edep veya ahlak’ da buydu. Aslında temelinde öfke onlara göre, bir tür iletişim mekanizmasıydı. Yani bu demek oluyor ki, kimi insanlar gerginlik yaratmadan iletişim kuramıyorlardı. Ne var ki öfkeyi olur olmaz durumlarda saldırmak için kullanmak başkadır, onu kendisini korumak için kullanmak ise bambaşka şeydir.
İçimde devleşmiş olan türlü türlü öfkemi yenipte onu içsel barışa çevirebilmem gerçekten de hem yıllarımı aldı, hem beni çok zorladı, hem de yordu. Zira fark ettim ki, hem kök ailenin onlara ait öfkelerini yutmuşum, hem dileyipte yaşayamadığım hayatın getirdiği öfke çığını yutmuşum, hem de kendime bunlardan ötürü kızgınlığım arttığından dolayı da bir öfke küpüne dönüşüvermişim.
Meğersem öfke, edepten ve şefkatten uzak olan kişinin bir diğer kişiye bir güç gösterisiymiş. Öfkelenen yapı, karşısındakini kontrolü altına alıpta ona kendi doğrularını dayatmak için büyütülüp, serpilmesi sağlanmış olan bir kudretlilik sergilenişiymiş. Öfke ile içi dolup taşan bir varlığın, aslında temelinde ne kadar da güçsüz, korkan ve de aciz kalmışlığın bir temel yapısı vardır. Öfkesini içinde devam beslemiş olan bir kişinin temel arzularından birisi de etrafa korku frekansları yayarak, onu bunu susturup pusturup, sindirmektir. Bu sindirilişin altında yatan ise, bireyselleşmeyi ve hür iradeyi törpüleyerek yok edip, onun yerine tabiri caizse, sürü mantığını yaymaktır.
Öfkeli yapı temelinde dileyipte, eksik kalmış (kendince kök ailesi tarafından eksik bırakılmışlığını) çok derinden hissettiğinden ötürü, kendisinin ”kurban rolüne” düşürüldüğü kanaatine varmıştır. Dolayısıyla da içindeki öfke işte bu şartlar altında ancak yol alabilmiştir onda. Kişi kendisini kurban rolünde kabul ettiği için de ileride, eğer bu öfkesini kontrolü altına almayı başaramamışsa, bu davranışının hıncını, gücünü yetirebildiğine yükleyerek, öfkesini o kurban olarak seçtiği kişi de gidermeye gayret eder. Ben buna sadizm diyorum. Eğer buna bir örnek vermek gerekirse, kültürümüzde olan ”onu bunu fırçalama” tavrına kosantrasyonumuzu vermek sanırım yeterli olacaktır, kıymetli arkadaşlarım.
Öfkeli kişi bunu karşısındakine hem kaş göz işaretleriyle, hem kavgacı veya yüksek ses tonajıyla, veyahut da sinsi ve gizli olan emosyonel boyutlardan (kalpten kalbe giden yol) bildirerek o ruhu esasen gizlice yönetmektedir. Öfkeli yapı bir nevi gaflete (letarji) düşmüş kişidir. Ayrıca da öfkenin çok türlü türlü çesitleri de vardır. Bana en acı gelen öfke türü ise, bağrında başka çeşit psikolojik rahatsızlıklar da barındıran öfke tipidir.
Örneğin, bir kişiyi arkasından ona buna kötüleyerek, o kişinin yerini hem daraltan, hemde onu bulunduğu toplumdan dışlamaya çalışan tipler vardır. Bu en tehlikeli türüdür zaten. Bu yöntemle öfkeli yapı içindeki bilinçdışı taşıdığı hem kıskançlık sorununun yan getirisini, hemde insanları karalama (stigma) ‘ahlakını’ ortalara dolaylı yoldan sererek, asıl kendisini toplumun gönül tahtına oturtmaya çabalayan kişidir. Ve ne gariptir ki, bu tür yapıya ben sayısızca kez bizzat rastladım.
Bir başka ahlak yapısı ise, insanlara şaka ile karışık acı ve yerici laflar sokan kişidir. Bu kişi ise sinsi öfkesi eşliğinde, ortalığı gerginliğe boğmaya (kavgacı sendromu) çabalayan ‘zatı şahanedir.’
Ne acıdır ki şu artık su götürmez bir gerçeğimdir benim, içindeki psikolojik sorununu iyileştirmeye gayret etmeye usanan insanlar, o rahatsızlıkların da getirdiği yan etkilerinin bilançosunu etrafındaki insanları acıtarak, onlara bedel ödetmeye gayret eden toplum dışı insanlardır. Senin anlayacağın, içinde yarası olupta, bunu sağlığına kavuşturmayı beceremeyen insanlar, bunun yerine türlü türlü mekanizmalar üreterek, içlerindeki o kontrolsüz dürtülerinin faturasını ona buna kesmiş vaziyettedirler. Bu mekanizmanın içeriğine gelince, kişi içindeki negatif yapıyı görmezden gelip ve sorumluluğunu taşımak istemeyen bir kişiliğe sahiptir. Oysa ki doğa onu sorumluluk taşımasını öğrenmesi, yaşaması ve etrafına yayması için yaratmıştır.
Özellikle de bunu çocuklarına uyguladıklarını da sayısızca kez bizzat ben araştırmalarım esnasında şahit oldum. O mazlum çocuk adeta anababanın içindeki devleşmiş dürtülerin bedelini ödemek için ‘biçilmiş kaftan’ yerine konulmuş bir kurban gibidir. Ve fakat ne olursa olsun, İlahi adalet ergeç işleyecek! Dünya alemi yaratan yüce Kudret, onun düzenini de koruyacağının haberini de bizlere zaten vermiştir.
Unutulmamalı ki, öfke aslında dengede tutulması öğrenilirse sağlıklı bir duygudur. Zira öfke bizi, bize herhangi bir biçimde saldıranlardan koruması için varolmuştur. Asıl önemli olan ise, öfkemizin bizi yerli yersiz saldırgan haline getirmemesine dikkat etmemizdir. Temeline bakarsan, öfkeyi kontrol altına alabilme gerçeği dev bir içsel rahatlık ve huzur potansiyelidir.

bu bir aradır…
İyi de öfkemizi kontrol altına almayı nasıl öğreneceğiz?
Evvela kendimizi sorgulayacağız, acaba ”bende öfke var mı yok mu?” diye.
Akabinde ise, öfkemizin durup dururken de neden saldırganlık bir hal aldığını soruşturmalıyız.
Daha sonra, nelere ve niye öfkelendiğimizi öğrenmeliyiz.
Zaten de bu kendini sorgulama aşamalarında da sağlıklı iletişim nasıl kurulur bunu da yanısıra mutlaka inceleyerek öğrenmeliyiz. Negatif alışkanlıklarımızdan kurtulduğumuz andan itibaren de onların yeri boşalır boşalmaz, daha önceden araştırmış olduğumuz sağlıklı ahlakımız da doğal olarak otomatikmen o boşalan yere yerleşir. Burada zaten dev rolü oynayan dev düşünce gücümüzdür: Eğer devam öfkeli kalmaya niyet edersek, saldırganlığa devam etmiş oluruz, kişisel gelişmeye karar alırsakta, kişisel gelişerek daha duyarlı olur, etrafımıza neşe ve huzur saçan bir yapıya sahip oluruz. Etrafa öfkeler yağdıranlar mı daha revaçta, yoksa huzur ve neşe dağıtan muhteşemler mi?..
Sağlıkla kalın…
Uzman psikolojik danışman ve kişisel gelişimci Ayla Kurt
aaylakurt.de
02.06.2017