Ruh potansiyellerimin ne kadarının farkındayım?

Ruhumun potansiyelleri de ne demekmiş?

Bu bir aradır…

Bu bir aradır…

Ruh potansiyelim zamanla elde etmiş olduğum türlü türlü becerilerim ve marifetlerimdir. Örneğin araba kullanma eğitimim aşamasında, debriyajı da hissen ayarda tutmayı öğrenmiyor muyuz arkadaşlar? Araba kullananlar bilirler, ne zordur ilk etaplarda o debreyajı, gerekse zihinsel veya vücutsal hislerle tam ayarında tutabilmek.

Çok kıymetli hanımlarımız iyi bilirler, yemek pişirirken, onun malzemelerini ve baharatlarını tam ayarda tutabilmeyi ilk etapta öğrenme gereğini. Ne var ki, ne mutlu bize ki!, bizler araba sürmekten ve yemek pişirmekten de öte çok derin ve katmanları olan bir varlığızdır. İyi hoş da, bizde acaba, henüz gün ışığına çıkmamış marifetlerimiz de var mı ola? Bundan da öte, bu soruyu şimdiye dek kendime hiç sordum mu? Şu bir gerçek ki, ben ne kadar türlü türlü marifetlerimi içimden süzerek, günyüzüne çıkarmayı başarabilmişsem, kendime olan yeterlilik ve güven duygumu da bir o kadar pırlanta gibi parlatmışımdır.

Dahası ben, tüm insanların birbirlerinden tamamen farklı, henüz hiç fark edilmemiş olarak iç özelliklere de sahip olduklarını düşünüyorum. Hemde tüm bu marifetlerin hem kendi çapında hem de o özelliklerin biraraya geldiğinde, olağanüstü güzelliklerin doğabileceğine inanıyorum. Bu meseleye daha bir açıklık getirmek gerekirse eğer, kendimden bir örnek vermek istiyorum. Ben yıllar evvel muhasebenin ticaret bölümünü bitirmiştim. Ve fakat, o işi de sevdiğim halde, içimde hep bir eksiklik hissetmiştim. Aynı zamanda da kök ailemde yaşamış olduğum dev adaletsizlik sonucunda, içimde tuhaf tuhaf sorular türemişti. O dönem bana bir acaip gelen o sorularım meğersem beni bugünkü, ticaretin tam tersi olan bir mesleğe, psikolojik eğitimime götürme çabası içerisindeymişler. Ticaret satış cambazlığı demektir, psikoloji ise, ruhun güzelliklerini ortalara dökerek ruhsal çaresizlikleri yenmenin bir sanatıdır.

Bu bir aradır…

Bu bir aradır…

Derken, hayat içime ‘hayatı sorgulama’ yetisini de beraberinde vererek, önceden katiyyen tasavvur dahi etmemiş olduğum yeni bir mesleği içimden süzerek alıp onu günyüzüne transfer ederek, beni de gerçekten çok şaşırtmıştı. Şimdi bu, diğer şimdiye dek bilinmedik farklı bir ruh potansiyelini ortaya dökme değil de nedir peki sevgili arkadaşlar?

Nereden bilebilirdim ki, kök ailedeki yaşadıklarımın bana hayatı sorgulama yetisini hediye edeceğini?! Bunu ancak yaşayarak anlayabildim. Ancak bu sayede ve epey zaman zuhur sonra fark edebildim, asıl ”hayat görevimin” ticaret değil de, ruh alanı oluduğunu. Araştırmalarım esnasında ”kaç kişi çalıştığı işinde mutlu?” anketine denk geldiğim de, sonuç beni çok şaşırtmıştı. Zira bu sonuçlara göre, % 70 kişi işinde mutsuzdu. O zaman fark ettim ki, % 70 kişi hasbelkader bir meslek seçimi gerçekleştirmişti. Yani, içinde yaşadığı ortam o kişinin o mesleği seçmesini sağlamıştı.

Ben şu gerçeği artık iyice kavradım!: Ya müsade ederim, çevremdeki insanların keyfiyetine ya da ”ağzına göre” hareket ederim, ya da hayatımla alakalı sorumluluğumun farkında olarak, kendi seçimlerimin önemini kavrayarak, hür irademle, ruhumun potansiyelini dolu dolu yaşarım, seçim benim… Ne var ki, hür irademle yaptığım seçimlerim öyle veya böyle etrafımı, yaşadığım ortamı ve şu dünya alemi etkilemektedir!

Binlerce kez teşekkürler ederim şu kıymetli ana ki, içimdeki asıl dev potansiyel gücün gün yüzüne çıkabilme fırsatını hayat bana bahşettiği için! Ruhumun hoşlandığı işi/mesleği (ya da herhangi bir başka marifeti) icra etmek başka; istemediğim, kölesel konumda işi ise uygulamak zorunda kalmış olmam bambaşka bir olaydır.

Evet, çok doğru, ruh potansiyeli keşfim esnasında, içimde geçmişten birikmiş olan sayısızca davranış kalıplarımla yüzleşmek beni çok acıttı, fakat buna tamamen değdi, zira her değişimim biraz daha kendime güvenimi de beraberinde getirdi.

Bu bir aradır…

Bu bir aradır…

Eğitimim boyunca, daha çok ruh potansiyellerimizi gün ışığına neden rahat rahat transfer edemediğimizi de inceledim. Sonuca baktığımda ise gördüm ki, sebeplerden birisi, bizlerin korkusu bilinenden bilinmeyene doğru yol alma korkusuymuş meğersem.

Demek ki biz, risk almaktan çekiniyoruz. Oysa ki, riski göze alabilmek demek, huzura, mutluluğa, barışa, çoşkuya, sevgiye ve daha birçok kaliteli ruh hallerine sevk eder bizi. O halde ben halen dünde yaşamayı tercih etmişsem, kendimi terk etmişim demektir.

İçine dönebilen herkes, görünmeyeni görmeye başlar.

Buddha

Sevgilerle ve sağlıcakla kalın…

Uzman psikolojik danışman ve kişisel gelişimci Ayla Kurt
aaylakurt.de

31.06.2017